Akşam saatlerinde bir evrak ulaştı elime. 
Haber kaynağım, İlettiği evrakta Aziziye Belediyesi ile alakalı birden çok iddiayı, sorular halinde sıralamış. 
Bir göz attım...
Birazdan sıralayacağım...
Öyle çarpıcı iddialar ki; bir gazeteci olarak ciddiye almamazlık edemezdim...
Zira iddialar doğru ise, vay ki ne vay...
Örnekleyerek gidecek olursak; "Belediyenin mazot ihalesini alan petrolden, başkan yardımcıları ve yakınları kendi ve yakınlarının araçlarına yakıt nasıl alır? Kamera kayıtlarına bakılsın" diyor...
Veyahut bir başka iddiasında; "Belediyenin şantiyesinden malzemeler kimlere usulsüzce veriliyor?" diyor...
Bir isim veriyor mesela...
Bu isim ve yeğenlerinin, imardan aldıkları arsalara villaları nasıl yaptılar ve başkan yardımcıları nasıl villa sahibi oldular?"diyor...
Başkan yardımcısı Ömer Faruk Töremen diyor mesela...
"Başkan yardımcısı Töremen'in oturduğu villayı hangi meclis üyesi yaptı ve o arsa nasıl imara açıldı?"diye soruyor...
"Neden sadece 2 firma Aziziye'nin arsalarını alıyor ve villa yapıyor?"diyor...
"Ö.F.Y ve Z.B'ye özel ruhsatlar düzenlendi?"diye soruyor...
Kapalı yüzme havuzu diyor mesela...
"İhalesi nasıl 21B (Davetiye usulü) yapılıyor ve neden açık ihale yapılmadı?"diyor...
"Belediye başkan yardımcılarının aldığı maaşlar, performans ödemeleri, arazi tazminatları, ikramiyeleri araştırılsın"diyor ve ekliyor...
"Kadrolu mühendislerin hakları ve maaşları nasıl yatırılıyor? Maaş farkları ve ikramiyelerine bakılsın"diyor?
Buraya kadar olan iddiaları bu yazımızda, kamuoyu adına sormuş ve gazetecilik vazifemizi yerine getirmiş olalım...
Zira; gazetecilikten önce, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve bir Aziziye seçmeni olarak bu iddiaları dile getirmek, devamında gerçekliğini sorgulamak ve takibini yapmak boynumun borcudur...
Eğer iddialar doğru ise; vay halimize...
Vay ki ne vay...
Bu kerteden sonra, haber kaynağımın iddialarını ve sorularını sormuş olmakla birlikte, kamuoyu adına bizzat takipçisi olacağımın sözünü buradan veriyorum...
Beni takip edenler bilir...
Son olarak, sayın Başkan Muhammed Cevdet Orhan'ı, kamuoyu adına bu sorulara cevap vermeye davet ederek, yazımızın ilkini burada noktalayalım...
Sürç-i Lisan ettysem, affola...