Başlık sizlere ne anımsattı?
Hatırlarsınız; küçükken ilkokul, ortaokul sıralarında müfettişler gelirdi sınıflara…
Rutin sorularının arasında, sınıfta öğrencilere ‘Büyüyünce ne olacaksın?’ sorusu kaçınılmazdı…
Kimimiz öğretmen derdi, kimimiz doktor, kimimiz mühendis, kimimiz pilot…
Ama birçoğumuz vali derdi, belediye başkanı derdi…
Vali olmak, belediye başkanı olmak mühimdi…
Çok kıymetliydi zira…
Hele ki vali olmak…
Düşünsenize; mülki amirsiniz…
Şehirde devleti temsil noktasında, bürokrasinin tepesindesiniz…
Şehirdeki birinci isimsiniz…
Ama gelin görün ki; günümüzde valiler milletvekili olma hevesiyle yanıp tutuşuyor…
Hak da vermek gerek aslında…
Mülki amirliği; resmen olmasa da istemeden iktidar partisinin il başkanına kaptırmış olmak, valilerimizi rahatsız etmiş olacak ki (!) milletvekili olunca daha mutlu hissedeceklerini düşünüyor olabilirler…
Ayrıca; bir vali neden milletvekili olmak ister ki?
‘Dokunulmaz olmak için mi?’
Şehrimiz için konuşacak olursak; dün sayın valimizin Çalışan Gazeteciler Günü münasebetiyle düzenledikleri kahvaltı organizasyonuna katıldık…
Vali bey çalışmalarından, yaptıkları ve hizmetlerinden epey bahsetti.
Orada bir gazeteci olarak şunu hissettim…
Vali bey, vekil bey olmak istiyor…
Öyledir demiyorum…
Konuşmalarından öyle hissettim…
Bu hissimi de güçlendiren; toplantının sonlarına doğru alakasız isimlerin bir anda, toplantıya davetli olmamalarına rağmen katılmaları oldu.
Kimdi bu alakasız isimler?
Ak Parti Kadın Kolları Başkanı Ayşe Deniz Çelik ve avaneleri…
Garip olan vali beyimiz ‘Ne işiniz var burada?’ diyemedi… Üstüne bir de ‘Hoş geldiniz’ dedi…
Zira; vali beyimiz gazetecileri davet etmiş, gazeteciler gününü kutluyor…
Bir siyasi parti kadın kolları başkanı ve avanelerinin bu toplantıda işi ne?
Ayrıca; mülki amirin devleti temsil ettiğinden siyaset üstü olması gerekmez mi?
Bu sorular uzar gider…
İllaki geçerli açıklamaları da vardır…
Fakat; biz doğru bildiğimize inanır, ona göre yaşarız…
Böyle olmamalıydı!