Toplumda yaygınlaşan bazı hastalıklar kangren olmaya, artarak devam etmeye doğru hızlı bir gelişme gösteriyor. İnsanlar, örf ve âdetlerinden uzaklaşmaya, küreselleşen dünya şartlarında farklı kültürlerin etkisinde kalarak millî benliğinden kopmaya başladı. Toplumda yaşanan bencillik, hodbinlik ve fırsatçı anlayışlar had safhaya çıktı. Gemisini yüzdüren kaptan, kitabına uyduran işi götürmeye çalışıyor. Kendi menfaatini her şeyin önünde görme hastalığı, iki yüzlülük ve dalkavukluk aldı başını gidiyor. Herkes kendi kasasını doldurmaya, kendi sepetini büyütmeye uğraşıyor. Görünen o ki nesillerin yüksek karakter ve üstün ahlâk yapısına kavuşmaması yönünde büyük çabalar sarf ediliyor. İçten ve dıştan yapılan telkin ve tavsiyeler müthiş bir kültür faciasını gündeme getirmiş bulunuyor. Millî kültür buhranını yaşayan nesillerin sayısı günden güne artmaya devam ediyor. Sağlam temellere, üstün ahlâk yapısına dayanmayan toplumların ayakta durması mümkün değildir. Bu bakımdan gelecek adına endişe duymamak mümkün değil. Seciyesi ve karakteri yüksek insanlara sahip olmayan bir milletin varlığından söz edilemez. Çünkü milleti meydana getiren çok önemli bağlar, çok kutsi değerler vardır. Dil birliği, din birliği, kültür birliği, vatan birliği ve bayrak birliği bunlardan bir kaçı. Dil birliğini kaybetmiş olan bir milletin millet olma vasfı ortadan kalkar. Kültür birliğini sağlayamamış bir toplumdan millet olarak bahsetmek ise abesle iştigal olur. Bu gün meydana gelen hastalıkların başında şahsî çıkar ve iki yüzlülük geliyor. Ahlâk ve iffetini kaybetmiş insanların sayısı da tarif edilemeyecek boyutlara yükselmiş görünüyor. Kendi menfaatini toplumun menfaatleri önünde tutan insanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Çürüyen ve kokuşan ahlâk yapısı ile toplum bir felâketin eşiğine doğru hızla sürüklenmeye devam ediyor. Bu manzara karşısında milletin geleceği adına endişe duymamak mümkün değil. Toplumu, yeniden mert, dürüst olduğu günlere, yüksek ahlâk ve karakter yapısına kavuşturma ya, yüksek idealler ve ülküler etrafında toplamaya başlamak gerekiyor. Yepyeni bir aşk ve heyecanla yeniden bir dirilişe ihtiyacımız vardır. Bu bağlamda Anadoluyu ihya eden erenlere ihtiyaç var.Saffet ve samimiyetle kucaklaşmalıyız. Bir gönül seferberliği ile yeniden gönüllerin fethine memur bir ülküyü hayata geçirerek birlik ve beraberlik içerisinde dosta düşmana karşı ayağa kalkmalıyız.

Nurullah Özkılıç Eğitimci Şair ve yazar İlahiyatçı