Herkese merhabalar!

 

Söz verdiğim gibi, “Aşkale Çimento’da neler oluyor?” yazı dizimizin, üçüncü yazısı ile yine karşınızdayım.

Geçtiğimiz iki hafta siz kıymetli okuyucularım ve takipçilerimin beğenisine sunduğum, “Aşkale Çimento’da neler oluyor?” başlıklı iki ayrı yazıyı da okuyanlarınız biliyor.

Henüz okumamış olanlarınız da var ise, yazının sonunda alttaki bağlantılardan ulaşabilirler.

Geçtiğimiz hafta bahsettiğimiz konuları, tekrara düşmemek adına bir daha açmak istemiyorum.

Bu hafta da dosyamızda önemli başlıklarımız, iddialar ve bunların karşılığında kamuoyu adına soracağımız, sorgulayacağımız konularımız var…

3 haftadır bahsettiğimiz konu başlıklarının arasında, sizler de takdir edersiniz ki, en dikkat çeken başlık Samsun Fabrikası ile alakalı iddialardı…

Bu hafta, kısaca Samsun fabrikası ile alakalı kısa bir iddiadan bahsedip, diğer iddiaları sizinle paylaşacağım…

İddia diyoruz lakin; çok kıymetli ve mutlak cevaplanması gereken bir konu aslında…

Bu yazımızın ilk iddiası odur ki; Samsun Fabrikası, Çin menşeili – İKİNCİ EL, SÖKÜLÜP GETİRİLMİŞ – malzemelerden kurulmuş…

Ne var bunda dediniz değil mi?

Elbette ticaret yapıyorsanız ve işinizi görüyor ise, bu ticareten kâr bile sayılabilir…

Fakat 100 Milyon$ etmeyeceği iddia edilen malzemelerin 300 Milyon$ ödenerek, ikinci el alındığı ve satılırken sıfır kurulmuş bir fabrika olarak zararına satıldığı iddiası bize ulaşınca, bir durup düşünüyoruz…

Düşünüyoruz, çünkü; bu memleketin bir değeri olan markanın, bilerek veya bilmeyerek zarar ettirildiği iddiası veya ağzıma almayı pek uygun bulmuyorum ama haksız kazanç elde edilmiş olabilme ihtimali, her şeyden önce bir Erzurumlu olarak beni rahatsız etmekle kalmıyor, bir gazeteci olarak da kamuoyu adına sorgulamamı gerektiriyor…

Konuyla ilgili bir dipnot…

Zamanında bu işe karşı çıkan dönemin yatırım koordinatörü de, iddiaya göre bu olaydan 1 hafta sonra işten çıkarılmış…

Bu konuyu son yazımıza saklama niyeti ile burada bir virgül koyarak diğer başlıklarımıza geçelim…

Mesela anlam veremediğimiz bir iddia daha…

Aşkale Çimento’nun Klinker ihtiyacının transferi, önceden daha ekonomik olduğu gerekçesiyle trenle yapılıyormuş.

Detaylandıracak olursak; yıllık yaklaşık 300 Bin Ton klinkerin taşınma işinin, trenle Ton başına 10 lira olan taşınma bedeli, iddiaya göre; Fatih Yücelik işleri eline aldıktan sonra, kara yoluyla Ton başı gideri 40 liraya denk gelecek şekilde yapılmaya başlanmış…

Hesap makinelerini çıkardınız mı?

Çıkarmayın…

Ben aradaki farkı söyleyeyim… 9 Milyon…

Yani işin Türkçesi, iddia doğru ise şirketin kasasından heybeden yıllık 9 Milyoncuk buharlaşmış…

Gelelim Van Fabrikasına…

Van Çimento Fabrikasından çok kısa bir iddiadan bahsedip, hızlıca konumuza devam edelim…

İddiaya göre Van Çimento Fabrikasında Döner Fırın ihtiyacı olmamasına rağmen, yatırım adı altında ikinci bir Döner fırın alınıyor…

İşin garip olan kısmı, diğer Döner fırın sökülüyor. Ve Fabrika zararına çalıştırılıyor…

Anlam vermek güç…

Yavaş yavaş toparlayalım…

Şimdi bahsedeceğim iddia beni derinden üzdü…

İddia o ki; Aşkale Çimento ve genel anlamda Erçimsan Holding’in iç borçlanması oldukça fazla olduğundan, piyasadan mal çekemiyor, alabildiği ürünlere de uzun vadeler sunduğundan piyasada ürün taleplerine olumlu karşılık alamıyormuş.

İddia bununla da kalmıyor…

Aldıkları ürünlerin ödemelerinin aksadığından dolayı yüksek icra ve avukat giderlerinin olduğu iddiası, holdinge büyük zarar vereceği gibi bizim gibi Erzurum sevdalılarının da üzülmesine sebep oluyor…

Bu noktada, görüşme yaptığımız bazı vatandaşlar, Erzurumlu Milletvekillerine, bürokratlara ve yöneticilere yürekten bir talebi haykırıyorlar…

“Erzurum’un bu değeri elden çıkmadan, gerekirse Kayyum atansın!”

Evet yanlış okumadınız!

Erzurumlular sessizce haykırıyorlar!

Gerekirse Kayyum atansın diyorlar…

Ve yine Erzurumlu vatandaşların bir sitemi de Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Mehmet Sekmen’e…

Elçiye zeval olmaz…

Ben bu noktada elçi görevindeyim…

Vatandaş diyor ki; Zarif bey, sayın Sekmen’e sorar mısınız lütfen, bu şirketin %18’i Büyükşehir Belediyesinin değil mi?

Şehrimizin Şehrül emini, bu konuda neden bir şeyler yapmıyor?

Şirkette Belediyeye ait %18’lik hissesine rağmen, neden geriye dönük soruşturma ve hukuki süreç başlatmıyor?

Dedim ya, elçiye zeval olmaz…

Ben elçiyim…

Vatandaş soruyor, ben iletiyorum…

Sahi neden bu konudan uzak duruyorsunuz?

 

Haftaya bu yazı dizimizin sonuncusuyla görüşmek üzere…

Sürç-i Lisan ettiysem, affola…